Ayıplı Konut İle İlgili Yargıtay Kararları


T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2011/11727

KARAR NO : 2011/21133 Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi

TARİHİ : 04/03/2011

NUMARASI : 2011/275-2011/105

DAVACI : E. T vekili avukat Yusuf Ayık

DAVALI : 1- ……… vekili avukat ………2- ………

Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava dilekçesinin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.


K A R A R
Davacı,davalı arsa sahibi Ş.K'ın,yüklenici Y.A ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre davalı arsa sahibine kalan yeri arsa sahibinden 4.12.2009 tarihli sözleşme ile satın aldığını,tapuyu da aldığını ancak taşınmazın ayıplı imal edilmesi nedeniyle oturulamayacak halde olduğunu,her yerini rutubet ve nem kapladığını,döşemelerin altından su çıktığını,dairenin yalıtımının olmadığını,bu daireyi konut kredisi ile aldığını bildirerek,kredi veren banka,yüklenici ve satıcı arsa sahibine karşı açtığı davasında,kredi sözleşmesinin iptalini,yaptığı ödemelerinin tahsilini,fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 1.000,00 TL zararı ile 1.000,00 TL kira tazminatı alacağının faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

 

Davalılar davanın reddini dilemişlerdir

 

Mahkemece davalı banka hakkındaki davanın tefrik edilip ayrı esasa kaydedilmesine karar verilmiş,eldeki dava yönünden davacının davalı yüklenici ile akti ilişkisinin bulunmaması ve satıcı arsa sahibinin de ticari amaçlı olarak para kazanmak üzere satan bu işi meslek edinen kişi olmaması nedeniyle tüketici mahkemesinin görevli olmadığı,genel mahkemelerin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş,hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

 

4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan 2011/11727-21133

 

Yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.Yine üçüncü maddenin (ı) bendinde, İmalatçı-Üretici: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere tüketiciye sunulmuş olan mal veya hizmetleri ya da bu mal veya hizmetlerin hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal üzerine kendi ayırt edici işaretini, ticari markasını veya unvanını koyarak satışa sunanlar olarak tanımlanmıştır.

 

4077 sayılı kanunun 06/03/2003 - 4822 S.K./4. md. İle değişik 4.maddesi hükmüne göre ayıplı mal tarifi ve sorumluluk;”Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.”şeklinde düzenlenmiştir.Bu ayıplı maldan sorumluluğa ilişkin olarak ise 4077 sayılı kanunun 4.maddesinin 3.bendine göre(Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./22.mad) İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir.

 

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Her ne kadar davalı arsa sahibi yasadaki satıcı tanımına girmemekte ise de Somut uyuşmazlıkta,davacı arsa sahibinden satın aldığı konutun ayıplı imal edilmesi nedeniyle 4077 sayılı kanunun 4.maddesi hükmüne göre davalı yükleniciden de talepte bulunmuştur. Davacı arsa sahibinden satın aldığı konutun ayıplı imal edilmesinden dolayı seçimlik haklarını kullandığı davada arsa sahibi yanında davalı yükleniciyi de davalı gösterdiğinden davanın 4077 sayılı kanuna dayanarak açılması nedeniyle tüketici mahkemeleri görevlidir.

 

2011/11727-21133

 

4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.Mahkemece işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA,bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 29.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

Başkan            Üye         Üye         Üye               Üye

A.Alkan           M.A.Esmer   M.Duman     M.K.Tunç          A.S.Erkuş

 

Okundu AY.

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.

 

 

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2011/9285

KARAR NO : 2011/18580 Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi

TARİHİ : 04/03/2011

NUMARASI : 2010/920-2011/106

DAVACI : E.T. vekili avukat Yusuf Ayık

DAVALI : …………. Bankası A.Ş. Vekili avukat ….

Taraflar arasındaki tazminat-Menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.


KARAR
Davacı, davalı bankadan ana parası 55.000,00 TL geri ödeme tutarı toplamı ise 91.514,30 TL olan kredi kullanarak Ş.K isimli arsa sahibinden 04.12.2009 tarihinde konut satın aldığını, 20.12.2009 tarihinde dava konusu konuta taşındığını, konutun kullanılmaya başlamasından sonra konutta ayıp ve eksikliklerin bulunduğunun belirlendiğini, davacı tarafından keşide edilen ihtarname ile ayıbın giderilmesinin istendiğini, ancak sonuç alınamadığını, dava konusu konutun imar yasasına aykırı iskanı bulunmayan ve iskan alınamayacak durumda olduğu halde bankanın hukuki ayıplı konuta kredi verdiğini, konuttaki ayıpların konutun kullanılmasını engeller hale geldiğini ve kiralık eve taşındığını, konut finansmanı sözleşmesinin 17.maddesine göre davalı bankanın ayıptan müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek ayıplı konutun tapusunun iptali ile satıcıya iadesine, eksik ve ayıplı işlerin giderilmesi için davacının yaptığı masraflar nedeni ile şimdilik 1.000,00 TL nin, konutun kullanılmadığı süre içinde meydana gelen kira kaybı nedeni ile şimdilik 1.000,00 TL nin davalılardan avans faizi ile birlikte müteselsilen tahsilini, toplam geri ödeme tutarı 91.514,30 TL kredinin iptali ile şimdiye kadar ödenmiş ve ödenecek taksit tutarlarına bankaya ödenmiş ekspertiz ücretine mahsuben 5.000,00 TL nin en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini istemiş Mahkemece, davacının davalılar Ş.K. ve Y.A aleyhine açtığı davanın HUMK 46 maddesi uyarınca tefrikine, ayrı esasa kaydına karar verilmiştir.

 

2011/9285-18580

 

Davalı Banka; 5582 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki yasanın 10/B maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını, davacıya kullandırılan kredinin bağlı bir kredi olmadığını ve davalı bankanın müteselsil sorumluluğunun bulunmadığını, davacının ipotekli taşınmaza ilişkin davalı bankadan kredi talebinde bulunduğunu, davalı banka tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesinde konutta ayıp tespit edilmediğini, davacının haklı görünmesi halinde davalı bankanın sorumluluğunun kredi miktarı ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.

 

Mahkemece, Davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

 

Davacı ile davalı banka arasında imzalanan konut finansman kredi sözleşmesi ile davacının teminat sözleşmesi adı altında kredi kullandığı, kredi karşılığında ise davacının satın aldığı dava konusu taşınmaz üzerine ipotek konulduğu anlaşılmakta olup, anılan sözleşmenin 17.maddesinde; kredi veren konut finansmanı kuruluşunun da ayıplı maldan müteselsilen teslim tarihinden itibaren 1 yıl süre ile ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere sorumlu olduğu, teslimin geç veya gereği gibi yapılmaması halinde de sorumlu olacağı belirtilmiş olmakla, mahkemece taraflar arasındaki sözleşme hükümleri incelenmeden davanın husumet noktasında reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, BOZMA nedenidir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz talebinin kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 12.12.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Üye Üye Üye Üye

A.Alkan M.A.Esmer R.Ünal M.K.Tunç A.S.Erkuş

Okundu AÖ.

 

 

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi

 

E:2003/17177
K:2004/7311
T:13.05.2004

818 s. Yasa m. 198

 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

 

KARAR : Davacı, davalı belediyenin 702 adet konut inşaat projesi uygulaması başlattığını, davalının taahhüdüne iyiniyetle inanarak Güneykent Toplu Konutlarına üye olarak satış bedelini ödediğini, dairenin eksik ve kusurlu olarak 27.11.1998 tarihinde teslim edildiğini, bazı taşınmaz sahiplerinin aynı niteliklere sahip dairelerde yaptırdıkları tesbitle eksik ve kusurlu işlerin kısmi olarak belirlendiğini, dairelerin sözleşmeye uygun teslim edilmediğini ileri sürerek, bağımsız bölüm ve ortak kullanım alanlarındaki eksik ve kusurlu imalatlardan dolayı 1.950.000.000 TL.nin 10.1.1996 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte tahsilini istemiş, yargılama sırasında da davasını ıslah ederek, talep miktarını 287.000.000 TL arttırarak, 2.237.000.000 TL.nin en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte ödetilmesini istemiştir.

 

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

 

Mahkemece, eksik ve kusurlu imalattan dolayı 2.237.000.000 TL tazminatın 1.950.000.000 TL için dava tarihinden itibaren 287.000.000 TL içinde 7.7.2003 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

 

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

 

2- Dava, davacı tarafından satın alınan dairede mevcut ayıp ve eksikler nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir. Davacının, davalıdan bir daire satın aldığı ve dairenin 27.11.1998 tarihinde davacıya teslim edildiği uyuşmazlık konusu değildir. Satıcı, alıcıya karsı satılanın ayıbından doğan noksanları gidermekle yükümlüdür. Ne var ki, alıcı satılanı teslim aldıktan sonra gelenek ve göreneğe göre imkan hasıl olur olmaz, gözden geçirmek ve satıcının garantisi altında olan bir ayıp varsa, bunu derhal ihbarla yükümlüdür. Eğer alıcı bunu savsarsa satılanı kabul etmiş sayılır. Olağan ( adi ) bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak ayıplar sonradan çıkarsa, yine hemen bildirilmelidir. Yoksa satılanı bu ayıplarla kabul etmiş sayılır. BK.nun 198. maddesinde de öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz.

 

Davacı, 27.11.1998 tarihinde daireyi satın aldığını açıklamış, eksik ve kusurlu imalatlardan dolayı uğradığı zararın tazminini de 21.4.2003 tarihinde açtığı bu dava ile istemiştir. Az yukarıda açıklanan yasal süreye uyarak davacının davadan önce ayıpları ihbar edip etmediği yönlerinde mahkemece yeterince durulmamıştır.

 

Davacı, ihbar borcunu yerine getirmemişse, teslim edilen daireyi gözle görülebilen acık ayıpları ile kabul etmiş sayılır. O halde öncelikle, BK. 198. md. Doğrultusunda ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı yönünde tarafların delil ve karşı delilleri öncelikle sorulmalıdır. Toplanan delillere göre de yeniden uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile inceleme yaptırılıp, davacının bu davada talep ettiği ayıplı ve eksik işlerin hangilerinin açık ayıp, hangilerinin gizli ayıp niteliğinde olduğu ayrı ayrı tespit edilerek, sonradan ortaya çıkan gizli ayıplar tesbit edilirse, bunların saptanacak bedeline hükmetmek, bundan ayrı olarak açık ayıplar nedeniyle süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğinin anlaşılması durumunda ise bunlar hakkındaki davanın reddine karar verilmelidir.

 

Mahkemece, açıklanan yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.


SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın 2. bentte açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi


E:2004/6256
K:2004/13662
T:05.10.2004

4077 s. Yasa m. 1,2,3,23

 

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:


KARAR : Davacı, davalıdan 13.11.1995 tarihinde bir daire satın aldığını duvar ve tavanda oluşan su sızıntısı ve mevcut rutubet nedeniyle dairenin duvarları böceklenip boyalarının ve parkelerinin kabardığını eşyaların zarar gördüğünü ileri sürerek şimdilik 2.500.000.000.-TL maddi, 2.500.000.000.-TL da manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.

 

Davalı, beş yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, dairede ayıp bulunmadığını, tespit raporunu kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, dairenin gizli ayıplı olduğu kabul edilmek ve bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle 2.000.000.000.-TL maddi tazminatın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

 

1- 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaclı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere itirazlanan yazılım, ses gorüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Hizmet; bır ucret veya menfaat karsılığında yapılan mal saglama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satım, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

 

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi için, yasanın amacı icinde mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davalılar ile davacı arasında konut satımı hususunda sozleşme yapıldığı ve taraflar arasında 4077 Sayılı Yasa kapsamında kalan bir hukuki ilişkinin kuruldugu anlasılmaktadır.

 

4077 Sayılı Yasanın 23. maddesi bu kanunu uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tuketıci mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevli ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.

 

2- Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

 

SONUÇ : Birinci bentte gösterilen nedenle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, ( 2 )nolu bentte gösterilen nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 05.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Dikkat: Yukarıdaki makalenin tüm hakları saklıdır (© Hukuk Makaleleri/ Tüketicinin Tercih Hakkı -2011). Makale veya makalenin herhangi bir kısmını veya Mahkeme Kararlarını, herhangi bir iletişim ortamında (internet, basın veya yerel ortamlar) veya mahkeme dava dosyalarında Av.Yusuf Ayık'tan yazılı izin alınmadan kullanılamaz. Aksi durumlar emeğe saygısızlık ve 5846 sayılı Fikir ve San. Es. Kanunu'na muhalefet anlamına geleceği gibi uğranılan zararlar nedeniyle de herhangi bir sorumluluk kabul edilmez.

Makaleler