İşçiler İçin Adalet Çağrısı

Bilinmelidir ki alınteri ile hayatı yaratan emekçilerin haklarını gözetmeyen bir rejim, demokrasi değildir. Emekçilerin insanca yaşam koşulları için ekonomik haklarını korumayan bir devlet sosyal devlet değildir. Emekçilerin adalet arayışına çözüm olmayan bir devlet hukuk devleti hiç değildir.

Son krizin yükü büyük ölçüde işçilerin sırtına yıkılmıştır. Kriz gerekçesiyle işten atmalar kitlesel hale gelmiştir. Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler, hak gaspları, sendikal örgütlülüğün engellenmesi gibi pek çok işçi sorunu birikmiştir.

Dava yürütme süreçlerinin pahalı, adaletin erişilebilir olmaktan uzak olması nedeniyle, işçilerin önemli bir kısmı davasını Mahkeme’ye taşımamaktadır. Buna rağmen yaşanan büyük hak gaspları, adalet arayışında onbinlerce işçiyi Mahkeme kapılarına getirmiştir.

Anayasada belirtilen sosyal hukuk devleti ilkesinin gerçekleşmesi; ekonomik olarak güçsüz durumda bulunan işçinin adalet arayışının hem ucuz olmasını, hem de yargılamanın hızlı olmasını gerektirmektedir. TMSF’ye devredilen bankalar için davalar harçsız açılırken, mağdur durumdaki işçiden yüksek harçlar talep edilmektedir.

Bugün onbinlerce işçinin adalet arayışı, Mahkemelerdeki dava yığılması nedeniyle fiilen ortadan kalkmış durumdadır. HSYK tarafından bu Mahkemelerin 1 yıl içindeki ortalama dosya sayısı 1000 olarak belirlenmiş iken, fiilen Mahkemelerin dosya sayısı 2000’lere yaklaşmış, bazı yerlerde 3000’leri geçtiği de görülmüştür. AB ülkelerinin ortalaması ise 200’dür. Bunun sonucu olarak;

  • 2 ay içinde bitirilmesi gereken işe iade davalarının sonuçlanması Yargıtay süreci hariç olmak üzere bir seneyi bulmaktadır. Bu nedenle davalar pratikte işçiye fayda sağlamadığı gibi, işveren yönünden de caydırıcılığı ortadan kalkmaktadır. Örneğin Sinter Metal işçilerinin 14 aydır devam eden işe iade davası sonuçlanmadığı gibi 1 Martta yapılan duruşmasında Ağustosa, yani 6 ay sonrasına ertelenmiştir.

  • İşçinin hizmet tespiti, kıdem-ihbar tazminatları, fazla mesai, tatil ücretleri ve maaş gibi alacaklarına ilişkin davaların neticelenmesi ise Yargıtay süreci hariç 2 yılı geçmektedir.

  • İş Mahkemeleri yılda 2, en çok 3 duruşma yapabilmekte, Yargıtay’a giden dosyalar 1 yıldan önce dönmemektedir, bazen Yargıtay’dan dönüş süresi 2 yılı da geçmektedir. Bu süre içinde yeni bir işe girmemiş olan işçi ekonomik olarak tükenmekte, dava kendisine yük haline gelmektedir.


İşçilerin ve onların hak arayıcısı durumundaki avukatların, Mahkemelerin yükü bunca artmasına rağmen çözüm üretmekten sorumlu olan kurumlar bu soruna herhangi bir yaklaşım göstermemektedir.

Meclis’i işçilerin yaşadığı krize çare olabilecek gerçek bir işgüvencesi, işsizlik koruması ve adalete erişimi ücretsiz hale getiren yasal düzenlemeler yapmaya çağırıyoruz.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Adalet Bakanlığı bir an önce yeni İş Mahkemeleri ve iş davalarını inceleyecek yeni Yargıtay Daireleri kurmak, bu Mahkeme ve Yüksek Yargı organlarına ilgili atamaları yapmak görev ve sorumluluğunu yerine getirmelidir. Meslek örgütlerimiz Barolar ile Türkiye Barolar Birliği’ni hem işçilerin hem meslektaşlarımızın bu büyük sorununun çözümünün takipçisi olmaya çağırıyoruz.

DEMOKRASİ İÇİN HUKUKÇULAR